11 Ağustos 2010 Çarşamba

Cenk ve Erdem

Bu sayfayı açmakla çok iyi etmişim, kafamı toparlamama, düşüncelerimi organize etmeme gerçekten yardımcı oluyor. Hem yazarken eğleniyorum, hem de daha sonra yazdıklarıma çeki düzen verip çeşitli görsellerle süslerken. Ayrıca sonradan oturup yazıklarımı okumak da hoşuma gidiyor, meditasyon gibi bir şey oluyor. Zaman geçtikçe bu sayfanın gelişmesini, yeni özellikler ve yüzlerce sayfa yazı ile dolmasını umuyorum.

Cenk ve Erdem, lise yıllarında takip etmeye başladığım ve o zamandan beri hiç kopamadığım iki komedyen. Gerçi basitçe "komedyen" demek kendilerine biraz saygısızlık olur; radyo ve televizyon programı sunucusu, yazar, aktör, müzisyen, reklam metni yazarı ve oyuncusu ve bunun gibi pek çok sıfatı da kullanmak gerekir bu on parmağında on marifet iki arkadaştan bahsederken. Kendilerini bizzat takip etmeyenler onları bir ihtimal vaktiyle Show TV'de yayınlanmış "Cenk mi? Erdem mi?" isimli yarışma programından (tam olarak bir yarışma programı değildi aslında) hatırlıyor olabilirler, en popüler girişimleri buydu sanırım. Bir de G.O.R.A.'da çok küçük bir rolleri vardı, mahkumlarla mülakat sahnesinde. Bu yazımda Cenk ve Erdem ile ilk tanışmamı, takip ettiğim programlarını ve bizzat gittiğim canlı şovlarını anlatıp biraz da tarzları ve yaptıkları hakkında genel bilgi vermeyi hedefliyorum.

Kendileri ile ilk defa tanışmamın hikayesi biraz uzundur, daha doğrusu kendileri ile tanışmama yol açan olaylar silsilesi uzundur. Yıllar önce, sanırım lise 1'e giderken, ailecek üç günlüğüne Ankara'ya akraba ziyaretine gitmiştik. Evin çocuğu ile zamanımızın büyük çoğunluğu Tess marka elektronik devre kurma seti ile oynayarak geçmişti. Kurduğumuz devrelerden biri de ilkel bir radyo vericisiydi; devreyi kurup anten vazifesi gören kabloyu evin kaloriferine temas ettirdiğinizde evin herhangi bir noktasından dinlenebilen bir radyo yayınınız olurdu. Bu vericiyi test etmek için akrabamın portatif radyosunu alıp evin en uzak köşesine gittim. Devre gayet güzel çalıştı, biz de sıkılıp başka şeylerle uğraşmaya başladık ama akrabamın o kırmızı pilli radyosu aklımda yer etmişti.

İstanbul'a döndüğümüzde, belki bir kaç hafta belki de bir kaç ay sonra o radyonun aynısını evimize yakın bir saatçide görüp hemen aldım. Televizyon ile büyümüş bir kuşaktandım ve radyo bana oldukça yeniydi. Araba seyahatleri ve haberleri dinlerken dedemin yanında bulunduğum zamanlar dışında oturup radyo dinlediğim hiç olmamıştı. Akşam eve gittiğimde yatmadan önce yeni kırmızı radyomu açıp dinledim. Radyo kanallarının çoğunda çalan müzik türlerinden hoşlanmadığım için sevdiğim bir kanal bulmam uzun sürdü ama sonraları bu uyku öncesi radyo sefaları bayağı hoşuma gitmeye başladı.

Gene böyle yatakta radyo dinlediğim bir gece denk geldim Cenk ve Erdem'in Hür FM'de yayınlanan "Nöbetçi Büfe" isimli programına. Tam olarak beni çeken neydi hatırlamıyorum ama bu iki kafadar ile müzik zevkimizin çok uyumlu olduğunu biliyorum, dolayısı ile büyük ihtimalle art arda güzel şarkılar çaldıkları için takılıp kalmışımdır. Daha sonra ise, bu ikilinin muhabbetleri o kadar hoşuma gitmeye başladı ki, şarkı girdiklerinde şarkının bitmesini sabırsızlıkla bekler hale gelmiştim. Programı dinledikçe aynı kanalda "Müebbet Muhabbet" isimli başka bir program yaptıklarını öğrenip o programı da dinlemeye başladım. Müebbet Muhabbet daha sonra bu ikilinin yaptığı çeşitli ortamlardaki programların ve girişimlerin de ismi oldu, hatta web sitelerinin adresi de http://mmm.muebbetmuhabbet.com/ (www yerine mmm olmasına dikkatinizi çekerim).

Cenk Durmazel, 1971 İstanbul doğumlu. İTÜ Maden Mühendisliği bölümünden mezun, zaten Erdem ile tanışması da burda gerçekleşiyor. İlk olarak sanırım Badluck isimli glam metal grubu ile tanınmıştır. Sözlükte¹ yazana göre lise yıllarında "Handle With Care" ve sonrasında "Network Mikado" gibi pek bilinmeyen gruplarda solistlik yaparak başlamış müzik kariyerine. Şu anki grubu ise "Malt". Grubu ve Erdem ile olan projeleri dışında dizi ve reklam müziği ve seslendirme üzerine çalışmalarda bulunmuş, bir dönem ise TRT'de "Çıngırock" isimli müzik programının sunuculuğunu yapmıştır.

Erdem Uygan ise 1972 İzmir doğumludur. Cenk gibi o da İTÜ Maden Mühendisliği mezunu. Cenk Erdem oluşumu öncesinde tanındığını zannetmiyorum. Gene sözlükten okuduğuma göre kadın giyim üzerine bir dükkan işletmekteymiş, ne kadar doğru bilemiyorum. Bir de Galen İletişim Grubu isminde bir girişimin ortağı veya sahibi olduğu biliniyor. Metal işleme ve model makina yapımı gibi ilginç bir hobi sahibi, detaylı bilgi http://modelmekanik.blogspot.com/ adresinden temin edilebilir. Ayrıca ne seviyede ilgilendiğinden emin olmasam da motosikletlerle haşır neşir bir insan olduğunu biliyorum.

İkilinin bir araya gelmesi aşağı yukarı 1990 senesine rastlıyor. Yukarda belirttiğim üzere İTÜ'de tanışıyorlar. Bu günler hakkında programlarında bahsettiklerinden hatırladıklarım şöyle: Bu ikili arasında o kadar ilginç diyaloglar geçiyor ki insanlar bu konuşmaları dinlemek için hevesli bir hale gelmeye başlıyor. Büyük ihtimalle üç beş kişi ile başlayan bu muhabbet seansları zamanla İTÜ'de amfileri doldurmaya başlıyor. Herhalde bu noktada işi profesyonel olarak yapma düşüncesi doğuyor ve 1992 yılında Hür FM'de ilk programlarını yapmaya başlıyorlar. 1994 civarlarında radyo programlarına ilave olarak Satel isimli televizyon kanalı vasıtasıyla Müebbet Muhabbet televizyonlara taşınıyor. Canlı şovlar yapmaya da bu dönem başlıyorlar sanırım. Hür FM'in yönetim değiştirmesi ile birlikte burdan ayrılıp çeşitli dönemler Capitol FM, Kent FM, Radyo Kozmos ve NTV Radyo gibi kanalları dolaşıyorlar. Hür FM'den sonra radyo programlarını hiç takip edemedim, sadece aralarda denk geldiğim olmuştu. Televizyon cephesinde ise Satel'den sonra Kanal 6, Hot TV, Elmavision, Show TV, S'nek TV, Kanal 24 gibi kanallarda yayınlarını sürdürdüler. Show TV'de yaptıkları program, "Kenny vs. Spenny" diye Kanada yapımı bir televizyon programının uyarlaması olan, daha önce de bahsi geçmiş "Cenk mi? Erdem mi?" isimli bir programdı. Kanal 24'de ise haber ajanslarından aldıkları çeşitli haberler ile dalga geçtikleri "HÖTK (Haberden Önce Tok Karnına)" diye bir program yapmışlardı. Diğer bütün programlar "Müebbet Muhabbet". Bu programlardan Digitürk gerektirmeyenlerini mümkün olduğunca takip etmiştim.

Medyada yer alan programlarına ilave olarak canlı performansları da olur bu ikilinin. "Stand up" tarzında geçen canlı gösterileri yapmaya ilk ne zaman başladılar bilmiyorum ama ben takip etmeye başladığımda yapıyorlardı, programlarında arada anons ettiklerini hatırlıyorum. "Seyircili Müebbet Muhabbet" veya "Müebbet Muhabbet Canlı Versiyon" veya ona benzer bir şekilde bahsedilirdi bu şovlardan. İlk defa 21 Ekim 1996 tarihinde, liseden yakın bir arkadaşım ile birlikte Altunizade Kültür Merkezi'nde kendilerini canlı izleme olanağı buldum. Bu kadar kesin tarih verebilmemin sebebi de bileti hala saklıyor olmam; gittiğim konserlerin, müzelerin ve benzeri etkinliklerin biletlerini hep saklarım (bu sayede ileride bu etkinlikler hakkında pek çok yazı yazabileceğim). Biletin üzerinde "The Cenk & The Erdem", "Stand Up and Fight Show" ve "Müebbet Muhabbet" yazıyor. Bir Cumartesi günü 15:00-17:00 saatleri arasında 250.000 TL karşılığı izlemişiz arkadaşımla bu gösteriyi. Oldukça güzel bir gösteriydi, Cenk ve Erdem'i ilk defa gören arkadaşım bile çok beğenmişti.

Daha sonra bir dönem, Şişli'de Gönül Ülkü Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda gösterilerini sahneye koydular. Bu mekan o zamanki evimize yürüyerek bir 3 dakika kadar mesafede olduğu için burdaki gösterilerine iki gün üst üste gitmiştim. Maalesef biletini saklamadığım için tarih konusunda pek fikrim yok, 1997 ile 1999 arasında olsa gerek. Bu gösterilerden bir hatıram şöyle: İkinci gidişimde Cenk Bey cümle içerisinde kullanmak üzere benden bir kelime istedi. Ben de bir önceki günkü şovda başka biri tarafından söylenmiş bir kelime olan "Malazgirt" kelimesini tekrar söyledim. İkili bir süre "Ne yapacağız şimdi?" manasında bakıştıktan sonra Erdem Bey bana "Bu kelime çok özel oldu" diyerek kelime için başka birine döndü. Salon onların bu tepkilerine kahkahayı bastı, herhalde onların cümle içinde kullanamayacaklari kadar abuk bir kelime seçtiğimi düşünmüşlerdir; halbuki bir önceki gösteride "Geçen gün elime malaz girtti." şeklinde bir cümle ile salonu kırıp geçirmişlerdi. Kelimeyi söylememden sonraki bakışmaları 10 seneden fazla vakit geçmesine rağmen hala bana tebessüm ettirir. Bu iki gösteriden sonra bir kere daha canlı gösterilerini daha izleme olanağı buldum. Bu sefer 6 Mart 2004 tarihinde, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde liseden başka bir arkadaşımla, en iyi arkadaşımla izlemişiz kendilerini; bileti gene saklamışım. Bir Cumartesi akşam 20:00'da 17.000.000 TL ödemişiz bu gösteri için. Karnımıza ağrılar girene kadar güldüğümüzü hatırlıyorum arkadaşımla. Bu gösteriden sonra bir daha canlı şovlarına denk gelmedim, hala yapıyorlar mı onu da bilmiyorum.

Biraz da komedi tarzları hakkinda bilgi verelim. Cenk ve Erdem daha çok kelimelerin fonetik özellikleri ile ilgili yaptıkları espiriler ile ünlüdür, bir örnek yukarda anlattığum canlı gösterilerinde kurdukları cümle mesela. Her komedyenin ara sıra bu tarz espiriler yaptıklarına şahit oluyorum ama ne Cenk Erdem kadar sık yapanına, ne de onlar kadar iyi yapanına denk gelmedim. Bu farklılıkları, bütün komedyenler arasından sıyrılmalarını sağlıyor. Sıkça yaptıkları bir başka komedi türü ise gayet ciddi bir ton ve tavır ile pek de ciddi olmayan şeyler söylemeleri, absürdizim yani. Mesela "Meslek Erbabı" isimli bir bölümleri vardı programlarında; Erdem Bey sunucu, Cenk Bey ise bir mesleğin temsilcisi gibi davranırdı. Eğer konuşmayı takip etmezseniz ciddi bir röportaj izlediğinizi zannedebilirsiniz; gerek seçtikleri kelimeler, gerek ise ses tonları böyle bir izlenim verir. Bunun gibi "Cen Kerdem Pazarlama" isminde başka bir bölümleri vardi, gayet ciddi bir pazarlama programı yapıyormuş gibi davranırlardı. Genel tabiri kullanmak gerekirse, geyik yapıp duruyorlar programlarında.

Onları diğerlerinden ayıran bu benzersiz tarzları, aynı zamanda çok fazla popüler olamamalarının (veya olmamalarının) sebebi; çünkü kesinlikle herkese hitap eden bir tarza sahip değiller. Sevip takip etmek için kimilerine tek programlarını, hatta programlarının 10 dakikasını falan izlemek yetiyor. Kimileri ise ne kadar izlerlerse izlesin, sevemiyor. Hür FM zamanlarında kendilerini takip etmeye başlamış bir çekirdek hayran kitlesine sahipler, bu kitle 20 senedir takip eder kendilerini. Şaka maka benim de bir 15 seneye yaklaşmış kendilerini ilk dinlememin üstünden geçen zaman. Bu herkese hitap etmemenin bir bedeli var yanlız maalesef. Bazı programları çok fazla bilinmeyen Digitürk kanallarında yaptılar ve bir süre sonra kanal kapandı. Bazı programlarını ise Kanal 6, Show TV gibi herkese ulaşabilen kanallarda yapmalarına rağmen kendilerine verilen yayın saati çok dandik oldu, bir süre sonra da rayting yetersizliğinden programlarına son verildi. Bu şu ana kadar hep böyle oldu, aynı kanalda bir kaç sene üst üste vakit geçirmişlikleri yoktur sanırım. Bir hayranları olarak bana da ikilemler yaşatıyor bu durum; bir taraftan herkesin sevmesini, dolayısı ile en iyi kanallarda en iyi saatlerde yayınlanmasını istiyorum; öte yandan tarzlarından kesinlikle ödün vermemelerini istiyorum.

Biraz da yaptıkları güncel çalışmalardan bahsederek yazıyı sonlandırmak istiyorum. İki tane kitap yazdılar, daha doğrusu radyo programlarında aralarında geçen seçme diyalogları kitap olarak toplamışlar. Çok yeni değil gerçi bu kitaplar, ilk kitabın tanıtımını gittiğim son canlı performanslarında yapıyorlardı. Show TV'de program yapmalarının getirdiği bir tanınma sonrasında reklamlarda boy gösterir oldular; Ruffles, Mentos, Türk Ekonomi Bankası, Renault gibi firmaların reklamlarında oynadılar. Son dönemlerde yaptıkları en ilginç girişim ise çıkarttıkları dergidir sanırım. Gene Müebbet Muhabbet isminde, Lombak tarzında bir karikatür dergisi çıkarttılar, televizyon programları gibi maalesef dergi de uzun soluklu olmadı. Şu sıralar, hafta içi her gün 18:00-20:00 arasında Power FM'de programlarına devam ediyorlar.

Çok sevdikleri bir şeyi yapmaları için kendilerine para verilen nadir insanlardan ikisi Cenk ve Erdem. Dile kolay, 20 senedir beraberler. Bu 20 sene boyunca bıkmadan usanmadan programlarını yapmış, benim de içinde bulunduğum bir kitlenin espri anlayışının şekillenmesi üzerine büyük etki göstermişlerdir. Kendilerine has tarzları ve arkalarından sürükledikleri bu hayran kitlesi ile, bir 20 sene daha program yapmaya devam etmelerini ümit ediyorum.


¹Ekşi Sözlük

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder