11 Ağustos 2010 Çarşamba

Magic: The Gathering - Battlemage

Magic: The Gathering, Amerika'da oldukça populer bir kart oyunu. Kart oyunu deyince doğal olarak ilk akla gelen iskambil olur ama bunun iskambil ile pek alakası yok. 10000 küsür değişik kart var ve bu kartlardan satın alıp kendinize bir deste kuruyorsunuz. Rakibiniz de kendi destesini kuruyor ve düello yapıyorsunuz. Oyun temel olarak bu şekilde işliyor. Daha fazla bilgi isteyenler Wikipedia'nın ilgili sayfasına bakabilirler.

Benim bu kart oyunu ile ilk tanışmam aşağı yukarı ortaokul sonu ile lise başında bir döneme rastlar. Teknik bilgi vermek gerekirse, "Mirage" isimli setin piyasaya ilk çıktığı dönemlerdi. Babamın lise veya üniversite arkadaşlarının Kuşadası'na düzenlediği bir gezide tanıştığım, benden bir iki yaş büyük bir ağabey göstermişti bu oyunu bana ilk. Geziden dönünce hemen Türkiye'deki Magic: The Gathering piyasasının o dönemler (ve büyük ihtimalle halen) en popüler buluşma mekanı olan "Gerekli Şeyler" isimli dükkanı bulup ilk kartlarımı satın aldım. Bana bu oyunu öğreten arkadaşı bulup oynamak istiyordum ama bu eleman ile o geziden sonra hiç bir iletişimimiz olmadı, veya olamadı. Kendime oynayacak bir rakip bulana kadar (belki hayatımda bir kardeşimin olmuş olmasını istediğim ilk an budur) tek yaptığım kartların resimlerine bakıp özelliklerini okumak oldu. Tahmin edeceğiniz gibi oyunu oynamak dururken sadece kartlara bakmak oldukça sıkıcı bir durum.

Çevremde bu oyunu bilen benden başka kimse olmadığına kanaat getirince ben de bari arkaşlarıma öğreteyim diye düşündüm. O dönem yakın olduğum üç arkadaşıma oyunun temellerini gösterdim ve tahmin ettiğim gibi üçü de oyunun hastası oldu. Lise 1'in sonundaki yaz ben ve benim gibi tatilini İstanbul'da geçiren bu üç gariban arkadaş sabahtan akşama kadar oynamaya başladık, ama lafın gelişi konuşmuyorum. Sabah kahvaltıdan sonra buluşup bir kafe veya fast food restoranına oturup hava kararana kadar bıkmadan usanmadan oynardık. Sadece karnımız acıktığında veya mekan değişikliği istediğimizde oyundan kalkardık. Mekanlarımız arasında hatırladıklarım Taksim McDonald's ve Wendy's, Şişli YKM'nin en üst katındaki kafeterya, Bakırköy TCDD Lokali ve Carousel bulunuyor. Az mekandan kovulmadık bu oyun yüzünden. Ayrıca kartların iskeletli miskeletli görüntülerinden dolayı epeyce bir kişi tarot falı baktığımızı zannetmişti. İlk sigaraya başlamam da tam olarak bu döneme rast gelir. 15 sene kadar önce geçirdiğim şu bir kaç haftayı hala hasretle anarım. Bu üç arkadaş bu dönemden sonra bu oyunu oynamayı bıraktı ya da en aza indirdi, ama benim bu oyun ile ilişkim bir süre daha devam etti.

Gel zaman git zaman, okulda bizden bir veya iki dönem küçük sınıfların bu oyunu oynadığını keşfettim. Okulda oynamaya pek fırsat bulamazdık, zira 10 dakikalik teneffüslerimiz bu oyunu oynamak için yeterince uzun değildi. Ama bu elemanlar sayesinde Bakırköy'de Magic kartları satılan ve oyunun müdavimlerinin düellolar yaptığı bir bilgisayarcı dükkanının varlığından haberdar oldum. Hemen gidip bu dükkanı buldum ve kısa bir süreliğine bu dükkanda vakit geçirdim. Gerekli Şeyler'in o zamanki yeri olan Reasürans Çarşısı'nda da bir grup insanın toplanıp Magic oynadığını görünce ise Şişli'den kalkıp Bakırköy'e gitmek yerine Nişantaşı'ndaki bu pasajda takılmak daha cazip gelmeye başladı. Oyunu oynamanın yanında kart değiş tokuşu da yapıyorduk ki en az oyunun kendisi kadar zevk veren bir hadiseydi. Zaten şahsi fikrim oyunun başarısının altında yatan büyük sebeplerden birinin bu değiş tokuş unsuru olduğu yönünde. Bu da hayatımda çok aktif Magic oynadığım ikinci ve son dönem oldu. Ne zaman Pearl Jam'in Yield albümünü dinlesem bana bu dönemi hatırlatır. Daha sonra bir kere yeni çıkan bir genişleme setinin tanıtım turnuvasına katılmak dışında bu oyun ile aktif münasebetim olmadı. Kartlar, kartları koruyucu kılıflar, kart albümleri, dergiler vs. gibi ivir zıvır her türlü masrafı katınca toplamda rahat 1000 dolardan fazla para yatırmışımdır şu oyuna. Tam bir para tuzağı yani anlayacağınız.

Şu ana kadar anlattıklarım tamamen kart oyunu ile ilgiliydi. Aynı oyun bilgisayar ortamında da karşımıza çıktı sonradan. Yazının başlığı olan Magic: The Gathering - Battlemage de bu bilgisayar oyunlarından bir tanesi. Benim bu oyun ile tanışmam kart oyununu keşfetmemin aşağı yukarı iki sene sonrasına denk gelir. Bakırköy'de (yukardakilerden tamamen farklı) arkadaşlarla dolaşırken bir bilgisayarcıda bu oyunu görüp hemen satın almıştım. (Yazıyı okuyan da ömrüm Bakırköy'de geçiyor zannedecek, çok nadir yolum düşer aslında.) Tabii o zamanlar CD oyunları daha yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı için iyi para vermişimdir herhalde. O gün arkadaşlarla ne yapmışızdır hiç hatırlamıyorum ama büyük ihtimalle McDondald's da bir şeyler yiyip bilgisayarcıları dolaşmışızdır, o zamanlarki eğlencemiz buydu. Akşam o arkadaşlardan birinde kalmıştık, çünkü bu oyunu ilk defa arkadaşın bilgisayarında oynadığımı net hatırlıyorum. Oyununun oynanış şeklini çözmem epeyce bir zaman almıştı ama bir kere kavrayınca uzunca bir süre başından kalkamadım. Oyunun grafikleri ve ses efektleri çok hoşuma gitmişti. O zaman sahip olduğum bilgisayar aşağı yukarı her 15 dakikada bir kilitlendiği için çok istememe rağmen oyunu bitirmek kısmet olmadı. Oyunun CD'si de uzunca bir süre kitaplığın bir köşesinde toz toplayıp durdu. Seneler sonra, doktoraya başlamadan az bir zaman önce, oyunu tekrar kurup kilitlenmeyen bir bilgisayar ile kefini çıkartmak istedim. Ama maalesef oyunun programlaması o kadar berbat bir şekilde yapılmış ki, adam gibi oynayabilmek gene nasip olmadı. Bir kere Windows 95 için yazılmış bu oyunu XP'ye kurmak oldukça zahmetli olmuştu. Kurduktan sonra da oyuna girdim ama düello kısmında maalesef oyun oynanmayacak derecede hızlı calışmaya başladı. Ne yapıp ne ettiysem bu hizlanma probleminin onune geçemedim ve hevesim kursağımda kalmış bir şekilde oyun ile uğraşma işini bir başka bahara bıraktım.

Geçen yaz, bu oyuna olan merakım seneler sonra tekrar depreşti ve fellik fellik bu oyunu aramaya başladım. O kadar az bilinen bir oyun ki bu, internette oyunu indirebileceğim bir tane bile kaynak bulamadım. En sonunda pes edip, Amazon.com'da herifin birinden kullanılmış olarak satın aldım oyunun CD'sini. Bazı saçma sapan olaylar yüzünden oyunu oynama işi şu zamana kadar kaldı, üç gün once oturup oyunu tekrar çalıştırmaya kararlı bir şekilde elime aldım ve sürpriz: Oyun Windows Vista/7 ortamında çalışmayı bırak kurulamıyor bile. O forum senin, bu tartışma panosu benim gezerken oyunun Playstation versiyonunu olduğunu öğrendim. Hemen bir Playstation emülatörü edinip oyunun Playstation versiyonunu indirdim ve ne beklersiniz? Oyun en ufak bir kusur göstermeden çalıştı. Bir oyunun Windows altında Windows versiyonu çalışmazken Playstation versiyonunun sorunsuz çalışması ironik değilse nedir? Her neyse; oyunu oynadım, bitirdim ve 10 küsür senelik bir hayalimi gerçekleştirdim. Elime ne geçti? Oyundaki kötü adamın ışıklar saçarak ölüşünü gösteren 30 saniyelik bir video klip seyrettim. Ama hiç olmazsa hayatımda yarım kalmış bir şeyi tamamlamanın verdiği bir rahatlama yaşadım.

Oyun hakkında biraz bilgi vermek gerekirse, ilk çıktığı zamanlar insanlar bu oyunu yerden yere vurdular ve şu an oyunu hatırlayan çok az kişi var. Yukarda bahsettiğim gibi, oyunun programlaması rezalet denecek derecede kötü ama bence oyunun esas problemi bu değil. Adamlar resmen zoru başarıp kart oyununu bilmeden oynanmayan ama kart oyunu ile de pek alakası olmayan bir oyun ortaya çıkartmışlar. Dolayısıyla, kart oyununu bilmeyenler, en başından oyunun oynanışını çözemiyorlar; bilenler ise beklentilerini kart oyununa göre şekillendirdikleri için büyük bir hayal kırıklığına uğruyorlar. Açıkçası, gerçek hayatta bu oyunu seven kendimden başka kimseye rastlamadım. Benim sevme sebebim ise oyunun düello kısımları dışında büyük ölçüde strateji oyununa benzemesi ve arkada akan güzel bir hikayesinin olması. Bir de daha önce de belirttiğim gibi oyundaki bazı grafikler beni alıp bambaşka diyarlara götürüyor. Atmosferini seviyorum yani anlayacağınız oyunun. Böyle sırf atmosferi yüzünden bağlandığım bir sürü oyun var, belki ilerde her birini oturup yazarım buraya.

Yazının sonuna gelirken okuyucuya bir kaç tavsiyem olacak. Eğer olur da bu oyunu oynamak isterseniz, sakın benim gibi Windows versiyonunu çalıştıracağım diye zaman kaybetmeyin; Playstation versiyonu PSX isimli emülatörün 1.13 sürümü ile tıkır tıkır çalışıyor. Ayrıca eğer oyunu oynayacaksanız, önce düello kısmını öğrenmeye bakın, epeyce zaman alıyor çünkü alışmak. Beklentileriniz de çok fazla yüksek olmasın, sonra hayal kırıklığına uğramayın. Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder